17.03.2016

AHMET HAMDİ EFENDİ 28.03.1920 - 04.03.1929

1865 (1281)'te Artvin'de doğdu. Mustafa Efendi'nin oğludur. İlk öğrenimini Artvin'de tamamladı. Sonra ailesiyle birlikte Bursa'ya geldi. Orada Cami-i Kebir (Ulu Cami) Dersiâmlarından İmamzâde Mehmet Sabit Efendi'nin derslerine devam etti. 1896'da icazetini aldı. Öğrenimi sonrasında Ulu Cami'de Dersiâm olarak görev aldı. 1910 yılında anılan Caminin İmam-Hatipliğine tayin edildi. Bu arada 1904'te atandığı Fevziye Medresesi'ndeki müderrislik görevini de sürdürdü. Müderrislikteki başarısı üzerine 1912'de Ahmet Faik Bey Medresesi, 1913'te Bayezid Paşa Medresesi, 1914'te Ivaz Paşa Medresesi Müderrisliklerine terfi etti. 1908 ve 1912 yıllarında yapılan seçimleri kazanarak, Meclis-i Meb'usan'da Bursa'yı temsil etti. 28 Mart 1920'de, vekaleten yürütmekte olduğu (1) Bursa Müftülüğü'ne atandı. Fakat görevde 1 Ağustos 1920 tarihine kadar kalabildi. Bu tarihte Hürriyet ve İtilâf Partisi yetkililerince görevden alındı (2). Bursa'nın düşman işgalinden kurtuluşu (10 Eylül 1922) sonrasında önce vekaleten sonra da 1 Ekim 1922'de asaleten Bursa Müftülüğü'ne tekrar getirildi (3). Ahmet Hamdi Efendi, ilk günlerinden itibaren milli harekatın yanında yer almıştır. Milli Mücadele'nin hedef ve amaçları konusunda halkı aydınlattı. Mümtaz Şükrü Eğilmez (4) hatıratında Ahmet Hamdi Efendi'nin çalışmalarından şöyle söz eder: "Hürriyet ve İtilafçıların artıkları, softalar benim çalışmalarım karşısında ürkerek kötülüklerini saçmaya başlamışlar, beni etkisiz bırakmak için gezdiğim köylerde namaz kılmadığımı; dinsel hiçbir davranışım olmadığını, hareketlerimde de dini bir destek görmediklerinden arkamdan (Dinsiz, Bolşevik) dediklerini, bunun için de bu kez yanıma Mudanya Müftüsü Hafız Ahmet'in verileceğini, benim milli çalışmalarım sırasında Hafız Ahmet Efendi de dinsel vaazla beni ve hareketimizi destekleyeceklerini söylediler. Bu bir çeşit beni desteklendirme, mânen kuvvetlendirmekti. Memnun olduğumu söyleyerek ertesi günü Kazıklar Köyü'nden başlayarak doğu köylerini uyarmaya ve örgütlemeye başladık..." (5) Müftü Ahmet Hamdi Efendi, Bursa Reddi İlhak cemiyetinin kuruluşunda da görev aldı (6). Bu arada Ankara Fetvası'nı imzalayarak milli harekatın yanında olduğunu tüm ulusa duyurdu (7). Kendisinden sonra 5 Mart 1929 tarihinde, Bursa Müftülüğü'ne Mehmet Nurettin Borar atanmıştır (8). 1929 yılında emeklilik yönünden henüz 65 yaşını doldurmadığı (64 yaşındadır) göz önünde bulundurulduğunda, onun anılan yılın ilk aylarında görevde iken vefat etmiş olması muhtemeldir. __________________________
(1) 21 Şubat 1920'de Müftülük görevine vekaleten atanmıştır.
(2) Bursa Müftülüğü'nden alınmasında Hürriyet ve İtilaf Partisi Bursa Şubesi Başkanı Sabık Müftü Ömer Fevzi Efendi etkili olmuştur. Zira Ahmet Hamdi Efendi'yi görevinden azlettirerek, kendisi Müftü olmuştur. 150'likler listesine dahil edilerek yurtdışına çıkarılan ve Beyrut'ta 1936'da ölen Ömer Fevzi hakkında bilgi için bkz., Sadık Albayrak, Son Devir Osmanlı Uleması, İstanbul, 1980, C. 4-5, s. 335-336.
(3) DİB Arş., D: 23-1224.
(4) Mümtaz Şükrü Eğilmez, Birinci Dünya Savaşı ve onun devamı olan Kurtuluş Savaşı'nda cepheden cepheye koşmuş önemli hizmetler görmüş bir gazeteci ve yazardır.
(5) Mümtaz Şükrü Eğilmez, Milli Mücadele'de Bursa, Yayına Hazırlayan İhsan Ilgar, İstanbul, 1981, s. 23-24.
(6) Bursa'da kurulan Reddi İlhak kuruluşunun diğer üyeleri şunlardır: Erzurumlu Salih Hoca, İdare Meclisi Başkâtibi Hami, Hasan Sami, Yenişehirli Hafız Abdullah, Paşa Çiftliği Sahibi Ali, Ruhi, Memduf, İstinaf Mahkemesi Başkanı Hasan (Süleyman Vehbi), Müftü Hafız Ahmet, Gürcü Murtaza, Murat, Müderris Kara Yusuf, Nasuhzâde, Saim Urgancı Abdullah, Fesci Hafız Halit, Su Müdürü Salih, Öğretmen Okulu Müdürü Hamid, Şer'iye Mahkemesi Başkatibi Nurettin, Dr. Mehmet Ali, Eczacı Şükrü Dr. Şefik Hidayet, Emekli Kur. Binbaşı Nevres, Öğretmen Hüsnü Uluğ, Lise Öğretmenlerinden Ali Rıza, Muhittin Baha (Pars), Tüccar Hüseyin Avni, Tabak Tevfik Ağa, Operatör Emin, Jandarma Alay Komutanı Albay İsmail Hakkı (a.g.e., s. 189).
(7) Hakimiyet-i Milliye, 5 Mayıs 1336, No: 27. Ayrıca bkz., EK: III.
(8) Bkz., DİB Arş., D: 23-0957.