21.04.2017

Hz. Peygamber ve Güven Toplumu Konulu Konferans

MÜMİN GÜVENEN VE GÜVENİLENDİR. 

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle İnegöl İlçe Müftülüğü tarafından Sani Konukoğlu konferans salonunda düzenlenen “Hz. Peygamber ve Güven Toplumu” konulu konferansa, İnegöl Belediye Başkan Vekili Turgay Yel, Bursa İl Müftüsü İzani Turan, İnegöl Müftüsü Kazım Güzel, ilçe vaizleri, din görevlileri ile vatandaşların katıldığı konferans Hamidiye Camii İmam-Hatibi Mehmet KIZILASLAN’ın Kur´an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

ALLAH BU EMANETE EMİN OLANLARDAN EYLESİN

Konferansın açış konuşmasını yapan İlçe Müftüsü Kazım Güzel,

 “Peygamberi anlama ve O´nunla hayatımızı anlamlandırma, O´nun getirdiği Kur´an ve sünnet emanetini tanıyıp, hayatımızı ona göre sürdürme adına, 1989 yılından beri kutlanan Kutlu Doğum programlarımız vesilesi ile Allah Resulü ve O´nun getirdiği değerler her zaman, her kesime ulaşma fırsatı bulduk. 2011 yılından beri Kutlu Doğum programları bir tema üzerinde gerçekleştiriliyor. Bu yılki konumuz ‘Hz. Peygamber ve Güven Toplumu.´ Allah, dağlara taşlara, yere göğe arz edip, onların sakındığı emaneti insana sunmuş, insanoğlu bu emanete talip olmuştur. Bu emanete sahip olan insan, bu emanetin emini olursa, bunun adı mü’min olmuş. Bu emanete hıyanet ederse kâfir olmuş. Allah bu emanete emin olanlardan eylesin. Allah´ın Cibril-i Emin´e verdiği; Cibril-i Emin vasfını, onun davasını tebliğ eden Hâtemul Embiya´ya, hem kendisi hem de insanlığa verdirmiş Muhammed-ül Emin olarak onu tanıtmış ve tanınmasına vesile olacak bir kalitede yaratmış” dedi.

ÜMMETİ MUHAMMED, EVLATLARIYLA PERİŞAN DURUMDALAR

Müminin, emniyet ve güven içinde olan, emniyet ve güven veren olduğunu ifade eden Güzel, “Mümin nefsinden, hevesinden, gururundan, şehvetinden, kininden, Allah´ın gönderdiği vahiy ile emin olmuş.  Mümin, dünya ve ahirete dair bütün endişelerini, Allah´ın gönderdiği vahiye güvenip, sırtını O´na dayadığında, O´na tevekkül ettiğinde dünya ve ahiret güveni içerisinde olur. Mümin, Allah´ın emir ve yasakları çerçevesinde yaşadığında, tüm mahlukatın kendisinden emin olduğu bir kemalata ulaşır. Ve Efendimiz´in ifadesi ile ´Bütün varlıkların kendisinden emin olduğu kimsedir müminin tarifi.´ Can güvenliği, nesil güvenliği, akıl emniyeti, mal güvenliği, din emniyetini, peygamberler silsilesi yeryüzünde hem sağ olma mücadelesi vermiş hem de onun hakimiyeti için ömür tüketmişlerdir. Peygamberlerin sürdürdüğü bu davayı, onun temsilcileri olan ümmeti Muhammed bugün temsil etmekte ve sürdürmektedir. Gel gör ki, o davanın temsilcileri olan ümmeti Muhammed evlatlarıyla perişan durumdalar. Güvenlikten uzak bir durumdalar. Güvenliğe tekrar ulaşmanın yolu; emanetin emini olma vasfını yeniden fert, aile, cemiyet, millet, devlet, ümmet inancını kazanmaktan geçiyor. O zaman bu vasfımızı kazanma adına sorumluluklarımızı hatırlama, bu Kutlu Doğum programlarını bir fırsat bilmek arzusu ve temennisi ile programımıza katılan herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu.

İNSAN YERYÜZÜNÜ İNŞA ETMEKLE GÖREVLİ

Allah´ın insanoğlunu yeryüzünün halifesi olarak halk ettiğini belirten Bursa İl Müftüsü İzani Turan ise,

 “O halk ediliş esnasında meleklerin bir sözü vardır; ‘Ya Rabbi, biz seni hakkıyla tesbih ediyoruz. Bir eksiğimiz yok. Yeryüzünde kan dökecek insanı mı yaratacaksın?´. Allah´ımız; ‘Sizin bilmediklerinizi ben biliyorum. Bu alan sit alanıdır. Bu alan benim alanımdır. Benim bildiklerimi siz bilmiyorsunuz.´ İşte Allah bir başka Ayet-i Kerime´de insanın tarifini yaparken, insanın misyonunu anlatırken, ‘İnsan yeryüzünü inşa etmekle görevli´. Yani kısaca kâinat, insanoğluna emanettir. İşte konumuzda zaten emanet, emniyet, emin, mümin, iman çerçevesi içerisinde sürüp gidecek, inşallah vakti saati geldiğinde de geçip gideceğiz” dedi.

İMANLA GÜVEN DUYUYORUZ

Adalet, güvenlik, emniyet, emin olmak, merhamet, şefkat ve buna benzer kavramların dinimizin temel taşlarını oluşturduğunu ifade eden İzani Turan, “İman diyoruz, mümin diyoruz. Halbuki biz, görülmeyen, gözlerimizin görmediğine teslim oluyoruz ve bir şeye itimat ediyoruz, yöneliyoruz. O da kendi yaratılışımıza bakıyoruz, kâinata bakıyoruz. Bazen kainat kitabını okurken, bazen de Rabbimizin kitabını okurken, kainatın yaratıcısının var olduğuna iman ediyoruz. Yani bu kâinatı yaratan bir Allah var. Sahipsiz olamaz. Nasıl ki biz sahipsiz değil isek, nasıl ki bağlar, bahçeler sahipsiz değil ise. Biz gayb olan yani gözümüzle görmediğimize, Rabbimize itimat ederek iman ediyoruz ve imanla güven duyuyoruz. Herhangi bir olay karşısında besmele çekiyoruz. Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah´a sığınırım. Tıpkı çocuklar gibi, bir şeyden korkar, ya annesinin yanına varır yahut da babasının yanına varır. Niye? Çünkü onlar koruyacaktır. İşte yeryüzünü bize emanet olarak veren Allah´ımız, aynı zamanda bizi güvenilir bulduğu için yeryüzünü bize emanet etti. Ancak bu kâinata karşı biz hakikaten çok güvenli davranmıyoruz. Bir Ayeti Kerime´de Rabbimiz; ´Yeryüzünü, semavatı, denizleri insanoğlu kendi elleri ile bozdu, yaşanır olmaktan çıkardı´ buyuruyor. Biz yeryüzünü imar etmemiz gerekirken, yeryüzünü bozuyoruz. Denizler istifade edilmez bir noktaya geldi. Teneffüs etmiş olduğumuz hava kirlenmeye başladı. Dolayısıyla kainata çok emin olduğumuz söylenemez” şeklinde konuştu.