24.04.2017

MİRAÇ KANDİLİ MESAJI

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

23 Nisan 2017 Pazar gününü Pazartesi’ye bağlayan gece, ilahi lütuf ve bereketler barındıran, hikmet ve muştularla gelen Miraç Kandilini idrak edeceğiz. Bu mübarek kandilin yüreklerimizdeki imanı ve topraklarımızdaki emanı güçlendiren; milletimiz, ümmetimiz ve insanlık âlemi için hayra, huzura, barışa vesile olan bir gece olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyor, bütün müminlerin Miraç Kandilini tebrik ediyorum.

Miraç; hüzün ve elem dolu günlerden geçmekte olan Resûl-i Ekrem’in, Rabbi tarafından teselli edildiği ve huzura kabul buyrulduğu gecedir. Miraç; Sevgili Peygamberimizin Allah’ın izni ve keremiyle önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan da sonsuz kudretin ayetlerini müşahede etmek üzere semaya yükseltildiği yolculuktur. Miraç; Mekke ile Kudüs arasındaki mukaddes bağı korumanın, Rabbimizden gelen davete icabet ederek her adımda O’na yaklaşmanın adıdır. Miraç; yücelme, maddeden uzaklaşarak manaya erişme, süflî olandan vazgeçip ulvî olana yönelme çabasıdır.

Asırlar önce gerçekleşen bu mucizenin her bir Müslüman için değeri ve anlamı büyüktür. İnsanlığın hürmeti, merhameti, muhabbeti unuttuğu; emaneti zayi ettiği; benliğini ve kimliğini kaybettiği, menfaat ve adavet girdaplarında boğulduğu günümüzde miracın derin anlamı bir daha hatırlanmalıdır. Alnı secdeye her değdiğinde miracı yaşayan mümin, bu kutlu yolculuğun mesajına aşina olmalı, miraç bilincini kuşanmalı, hayatının bütün katmanlarında manevi inkişafın yollarını aramalıdır. Mümin, yücelmenin yegâne yolunun Allah’a kul olmaktan geçtiğini; mal, mülk, makam, mevki uğruna inancını ve erdemlerini feda ederse vuslata eremeyeceğinin farkında olmalıdır. Zira hem Cenâb-ı Hakkın katında hem de toplum nezdinde kadri yüce bir insan olmak, sıddık olmakla, özü sözü bir, güvenilir, mütevazı, fedakâr ve samimi bir mümin olarak yaşamakla mümkündür.

Miraç ile geçmişte göklere uzanan yolculuk, bugün kendi semamıza, iç dünyamıza doğru devam etmektedir. Peygamberimizin kadem-i şerifinde Mekke’yi Kudüs’e bağlayan yol, bugün hepimizin gönlünde bu iki harem beldeyi buluşturmaktadır. Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken tevhid, birlik, kardeşlik, kulluk için yaptığı çağrı, bugün Mescid-i Aksa için ümmet, özgürlük, diriliş, dayanışma şuuruna dönüşmelidir. Unutulmamalıdır ki, mümin miraçsız, Miraç Mescid-i Aksa’sız olmaz.

Savaşın ve zulmün kol gezdiği İslâm coğrafyasında güvenin, huzurun, emniyet ve hürriyetin yeniden hâkim olması, Müslümanların miraç değerlerini benimsemesiyle mümkün olacaktır. Sadece İslâm dünyasının değil, bütün bir insanlığın yücelmesine ve yükselmesine engel teşkil eden problemler ancak miraç değerleriyle aşılacaktır. İnsanlık; ahlâkına, hukukuna, sorumluluğuna kısacası insanlığına sahip çıktığında yeryüzünün şerefli halifesi olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin, gönül coğrafyamızın, yurt dışındaki vatandaşlarımızın, âlem-i İslâm’ın Miraç Kandilini bir kez daha tebrik ediyorum. Bu mübarek gecenin paslanan ruhlara cila, zehirlenen zihinlere deva, parçalanan yüreklere şifa olmasını Yücelerin Yücesi Rabbimizden niyaz ediyorum.

Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ

      Diyanet İşleri Başkanı